Türkiye'deki Antik Bölgeler, Türkiye antik bölge yerleşimleri olarak çok zengin bir coğrafya barındırmaktadır. Yapılan bilimsel incelemer neticesinde başlangıç zaman ortasından Buzul Çağı sonrasına kadar gelen süre içerisinde insan toplulukları yerleşimi iklim kuşaklarına göre daha çok yaşam alanı ve çeşitliliği belirgin bölgelere yerleşmeye başladığı arkeolojik alanlardaki yapılan bilimsel araştırmalar sonucu ortaya çıkmaktadır.1 Türkiye, Anadolu coğrafyası ile daha fazla yerleşke olarak antik iskan alanı geliştirmiş olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye'deki tarih öncesi kitlelere bakıldığında antik bölgelerdeki yerleşimlerin üzerinde evcilleştirilmiş hayvanlar yetiştiren yerleşik toplumlar ve bitkilerin tarımını yapan avcı toplayıcı hatta çiftçilik bağlarını güçlendirmiş, hayvancılığın çoğalmasında önemli rol oynadığını görmekteyiz.2
Başlangıç zaman ortasından Buzul Çağı sonrası ardına kadar gelen süre içerisinde insan toplulukları iklim kuşaklarının daha çok yaşam alanı ve çeşitliliği belirgin yerlere yerleşmeye başladığı gözlenmektedir. Anadolu toprakları bu yüzden daha fazla yerleşke ve medeniyetlere ev sahipliği yaptığı görülmektedir. Türkiye'deki antik yerleşimlere bakıldığında bölgeler içerisinde sınıflandırılabilir. Türkiye'deki antik bölgeleri iki kısımda değerlendiren Antik araştırmacı belgesel yönetmeni Tekin Gün, ilk olarak 3.3 milyon ile 300.000 yıl öncesine kadar uzanan Eski Taş Çağı, ikincisi ise 50.000 ila 10.000 yıl öncesine kadar uzanan Üst Paleolitik dönem (Eski Taş Devri'nin üçüncü ve son alt devridir.) işaret etmekte olduğu sanılmaktadır. Göbeklitepe ve Çatalhöyük yerleşim tabakalarını bu döneme ilişkilendirebiliriz. İnsanlık tarihinin başlangıcından erken döneme kadar zaman içerisinde kalan tarih, Anadolu topraklarında yıllar boyu devam eden göçler iskan hareketlerinin çoğalmasına ve toplulukların güçlenmesine olanak sağladığını kısıtlı kayıtlı belgelerden anlaşılmaktadır.
Tarihöncesi uygarlığının gelişme sürecinde, kültürel evrelerin en uzunu ve buzul çağlarının kültürel karşılığı olan; insanlığın ilk ortaya çıkışından, MÖ yaklaşık 10.000 yıl öncesine kadar süren arkeolojik çağ. Bu çağda çaytaşı, çakmaktaşı, hayvan kemikleri ve ağaç gibi doğal maddelerden yapılan ilk aletlerin kullanılmaya başlandığı ve insanların mağara, kaya sığınağı gibi yerlerde büyük gruplar- (kalabalık aileler) biçiminde yaşadıkları bilinmektedir. Paleolitik insan, besinini avcılık ve toplayıcılık yoluyla tüketime hazır olarak sağlamakta; kendisi besin üretmemekteydi.3 Bölge Likya Ateş, bu çağda bulunmuş ve çiğ yenemeyen besinleri pişirmeye, ısınmaya, yırtıcı hayvanlardan korunmaya yaramıştır. Mağara ve kaya sığınaklarının duvarlarına çizilen resimler yine bu çağın belirgin özelliklerindendir. Paleolitik Alt, Orta ve Üst olmak üzere üç alt döneme ayrılmaktadır.4 Epipaleolitik Çağ ise, doğayı denetimi altına almaya başlayan insanın, besi üretimine geçişinin hemen öncesinde yer alan çağdır. Anadolu ve Trakya için ise, bugüne kadar bilinen Paleolitik/Epipaleolitik yerleşmeler arasında Yarımburgaz (İstanbul) ve Karain (Antalya) mağaraları, bu çağı en iyi yansıtan yerleşmelerdir.5
Orijinal kaynak: türkiye'deki antik bölgeler. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page